16 Haziran 2014 Pazartesi

3 gol bu kadar mı uyutur?


Turnuvanın başından itibaren her maçın heyecanlı ve bol gollü geçtiğini düşününce, 3 gol atılan ve kat kat fazlasının kaçtığı ( hepsini Fransa'nın kaçırdığı ) ama turnuvanın tempo ve mücadele olarak en sıkıcı maçını izledik. 

Ribery'yi turnuvanın başlamasından kısa bir süre önce kaybeden Fransa, bir diğer "esas oğlan" Benzema ile ilk dakikalardan itibaren maçın üstün tarafı oluyordu. Ardı ardına pozisyonları kaçıran Fransa, bu turnuvada az rastlanan "doğru" bir penaltı kararı ve 2. sarı karttan Honduras'ın en kariyerli oyuncusu Palacios'un kızarması ile sonuçlanan pozisyonda Benzema'nın penaltı atışını gole çevirmesi ile öne geçiyordu.

Turnuvaya damga vuran yenilik(!) çizgi teknolojisi ise 2. yarının ilk dakikalarında bize kullanılabilirliğini sunuyordu. Yine Benzema'nın baş rolde olduğu pozisyonda, sağ direğe nişanladığı topu kaleci Valladares kontrol edemiyor ve çizginin birkaç santim içinden çeviriyordu. Aslına bakarsanız, bir hakem gözü ile çok çok zor bir karar olacaktı golü vermek. Ancak "teknoloji" bu işi biraz daha kolay hale getirdi ki bir futbol sever ve teknoloji tutkunu olarak bu sefer soğudum bu mekaniklikten! Şuan belki de tartışıyor olacağımız bir konu elimizden alınmış oldu "gol line" teknolojisiyle. 

Çizgi teknolojisi dışında bir başka "mekanik" ise otomatiğe bağlayan Benzema idi. Takımının 3.(aslına bakarsanız kendisinin de 3. golü. Ama FIFA bizler gibi değerlendirmedi maalesef) kendisinin 2. golünü kaydederken, kadroda maç öncesi en çok gol atan oyuncu konumunda bulunan (8 gol) Giroud'un gol sayısına yetişerek, en golcü 2 oyuncudan biri oluyor ve maça erken nokta koyarken bizim de sonraki maçlara odaklanmamıza olanak tanıyordu.

Benzema'nın tek kişilik şovu ve çizgi teknolojisi dışında, oyun ve mücadele olarak sönük ve zevksiz olan 3 gollü maç, "pazartesi sendromu" yaşayıp, uyku tutmayanların bile uykusunu getirecek cinsten bir son 20 dakika ile son buluyordu.

İlk maçlar sonunda görünen o ki İsviçre - Fransa maçı 1. ve 2.'nin belirleneceği mücadele olacak. Sürpriz sevenlere kötü haber ise Honduras ve Ekvador'un ilk maçlar sonunda sürpriz yapmaya çok uzak ve sadece "kıta temsilcisi" olarak turnuvada bulunuyor olması gibi gözüküyor.


Burak Çakmak Yazar, Futbol Akademi
ivankile@futbolakademi.net www.futbolakademi.net

Sürprize "son dakika" engeli...



İsviçre - Ekvador: Sürprize "Son Dakika" Engeli:


Dengeli başlayan maçta 22. dakikada gelen Ekvador golü daha bir önceki gün yaşadığımız Kosta Rika sürprizini akıllara getirerek  "acaba" dememize sebep oldu. 

Ekvador adına maçın adamı diyebileceğimiz Enner Valencia, attığı kafa golü ile İsviçre için maçın o dakikadan sonra soğuk terler dökeceği bir kabusa dönmesine sebep oluyordu.
İsviçre'nin genel olarak kontrolünde geçen maçta (%56-%44'lük topla oynama üstünlüğü) Ekvador'un her atağının etkili olması dikkat çeken bir nokta idi. Son zamanlarda "az ama öz oynayıp maç kazanma" durumu bu maçta da devam edecek mi diye düşünerek girdik devre arasına. 

2. yarının henüz başında oyuna sonradan giren ve İsviçre adına "bir ilk" olarak "maça sonradan dahil olup gol atan ilk oyuncu" Mehmedi, dakikalar 48'i gösterirken maça 1-1'lik eşitlik getiriyordu.

İsviçre'nin üst düzey o kadar çok oyuncusu var ki rakibin en önemli silahının Manchester United'ın yedek oyuncusu Antonio Valencia olduğunu düşününce Ekvador'un İsviçre ceza sahası civarında bu kadar etkili olması dikkat çekiciydi. 


FIFA sitesinde ve mobil uygulamasında verilen oylarla maçın adamı seçilen Shaqiri ise maçta yaptığı top kayıpları ve etkisiz oluşu ile en çok tepki çeken oyuncuydu. "Man of The Match" mantığı sanırım sadece "iyi oynayan" kişiler için geçerli görülmüyor oy verenler tarafından. Bana sorarsanız 2. yarı oyuna giren ve İsviçre orta sahasını canlandıran, ilk golü de atan Mehmedi bunu daha çok hak ediyordu.

Maçın bir diğer adamı ise Djourou idi. Ekvador'un, özellikle İsviçre'nin yüklendiği dakikalarda gerçekleştirdiği hızlı ataklarının hemen hepsini kesen oyuncu oldu ve galibiyette önemli rol oynadı. 

Maçın son anı ise ciddi anlamda "kalp kırıcı" oldu. Ekvador, Parades ile gelişen atakta, biraz cimrilik, biraz heyecandan ötürü golü kaçırıyor, dönen top ise 90+3. dakikada Seferoviç'in yapılan ortayı ağlara resmen asması ile son buluyordu. 

Üst üste 2. gün önemli bir sürprizin, ilk beraberliğin, Meksika - Kamerun maçından sonra 3 golün altında bitecek 2. maçın olacağını düşünürken "son dakika" buna engel olurken İsviçre 3 puanı hanesine yazdırıyordu.

Burak Çakmak Yazar, Futbol Akademi
ivankile@futbolakademi.net www.futbolakademi.net

Mahşer Yeri..!




D Grubunda oynanan maçlar grubu ölüm grubu betimlemesinden "mahşer yeri" denilecek noktaya getirdi.

Aslında herkes İngiltere - İtalya mücadelesinde geleceğe dönük bir çıkarım elde edileceği kanaatindeydi. Ama Uruguay - Kosta Rika maçı bu turnuvanın şuana kadarki en büyük sürprizi oldu ve işin içinden çıkılmaz bir duruma geldi D Grubu.

Günün tüm maçları içinde göze çarpan en önemli maç İngiltere - İtalya maçıydı.

Hudgson'ın hazırlık maçlarında yaptığı denemeler, sürekli takım düzenleriyle oynaması kimyası tutmamış bir takım izlenimi verdi bana. 

Maçı izleyenler İngiltere'nin biraz daha atak göründüğünü düşünebilir. Ama İtalyan futbolu zaten pasa dayalı, hücuma defanstan başlayan ve nispeten biraz daha yavaş bir stile sahip. Bunu da  İngilizler karşısında harfiyen uyguladılar. İngilizler ise kendini bilmez ve dağınık gözüktü.

Günün önceki maçlarında topla oynama yüzdesi düşük olan takımlar galip gelmişti (Kolombiya ve Kosta Rika). Aynı şekilde bir gece önceki İspanya - Hollanda maçında da %57'ye %43'lük İspanya üstünlüğü vardı ve Hollanda sahadan galip ayrılmıştı. 

İtalya bu maçlardan sonra %52'ye %48'lik topla oynama yüzdesiyle maçı galip bitiren taraf oldu. "Başbakan" Pirlo'nun başı çektiği isabetli paslarda da rakibine 606-467 üstünlük kurdu. 

Maçın yıldızı seçilen Balotelli ve Pirlo birlikteliği ile takımın gözle görülen oturmuş düzeni İtalya'yı turnuva öncesinde beklediğim gibi bu grubun favorisi konumuna taşıdı. Dortmund transferi sonrası performansını merak ettiğim İmmobile, Balotelli'nin yerine oyuna girdikten sonra biraz daha yol katetmesi gerektiğini hissettirdi bana. Ama oyun görüşü çok iyi ki henüz 2. resmi maçını oynayan bir oyuncudan bahsediyoruz.

Hayat bu grupta İngiltere ve Uruguay için artık çok daha zor olacak. Tüm takımların birbirine üstünlük kurabileceğini gördüğümüz bu turnuva da ilk 3 puanlarını almış olsalar da İtalya ve Kosta Rika'nın da ciddiyeti elden bırakmaması gerekli ki zaten malzemesi hazır olan grup, maçlar sonunda iyice çorba olmasın.


Burak Çakmak Yazar, Futbol Akademi
burakcakmak@futbolakademi.net www.futbolakademi.net

14 Haziran 2014 Cumartesi

D Grubu: 1 Çiçek 3 BÖCEK!!!


Turnuvanın en sert gruplarından D Grubu İngiltere, İtalya ve son Dünya 3.sü Uruguay'ın kapışacağı, garibim Kosta Rika'nın da dublör olacağı çekişmeye sahne olacak.

2010 Dünya "Hayal Kırıklığı" İtalya 2 güçlü rakibinde karşı 2006'ya geri dönüş peşinde. "Heykel Adam" Balotell, "Başbakan" Pirlo gibi simge isimlere sahip İtalyanlar, kağıt üzerinde grubun en iyisi gibi görünüyor. Kalede Buffon'dan "yeni yıldız" gözüyle bakılan oyuncuları Veratti-Immobile'ye kadar komple bir takım olan İtalyan'lar grubun bana göre de liderlik adayı. Özellikle ilk maçta İngiltere ile yapacakları karşılaşma iki takımın da kaderini çizecek gibi gözüküyor.

İngiltere, hazırlık maçlarında ki "enteresan" dizilişler ile gündeme geldi. Roy Hudgson'ın özellikle Rooney'i kanatta oynatma kararı benim hala yadırgadığım bir konu. Gerard, Lampard, Rooney gibi tecrübeler ile genç yeteneklerin karışımı olan İngilizler "takım olabilirlerse" başarıyı yakalayacaklardır. İngilizlerin kadrosunda genç yıldız adayım Chamberlain. Görev alırsa değerine biraz daha değer katabilir. İngiltere, Roy Hudgson'ın oluşturacağı kimya doğrultusunda ya uçuşa geçecek, yahut çakılacak gibi gözüküyor. İtalya için de belirttiğimiz gibi birbirlerine karşı oynayacakları ilk maç her iki takımın da kaderini çizecek.

Avrupalılara karşı Güney Amerika temsilcisi Uruguay, son Dünya 3.sü ve Copa America Şampiyonu apoletleriyle mücadele edecek. Real Madrid'e transferi gündemde olan ve Liverpool'un bu seneki başarısının baş mimari Luis Suarez, PSG'nin Ibra gölgesinde kalmış yıldızı Cavani ve tecrübenin dibi Forlan ileri uç oyuncuları belki turnuvanın en iyi forvet hattını oluşturuyor. Son yıllardaki formu ile tunuvanın "gizli favorisi" Uruguay grubun birbirine oynamaya en alışkın ve formda ekibi. Kalede Galatasaray'ın da file bekçiliğini yapan Muslera, defansta Atletico Madrid'in başarısında büyük pay sahibi Diego Godin gibi oyuncularında bulunduğu kadronun geleceğini orta saha oyuncularının performansı çizecek. İlk maçta Kosta Rika ile karşılaşacak Uruguay için öbür taraftan gelecek bir beraberlik haberi rahatlatıcı bir etki yaratabilir.

Grubun "etkisiz elemanı" Kosta Rika "hayalgücü" severler için(tabii öyle bir hayal gücü yok) bu grupta bir tercih olabilir. Avrupa'nın "b class" hatta "c class" takımlarında görev alan oyunculardan kurulu kadrosu ile Avustralya ile beraber turnuvanın en zayıf kadrolarından birini oluşturuyor. Bize "Allah yardımcıları olsun demek" düşüyor.

Grubu genel olarak İtalya'nın lider, Uruguay'ın 2. bitireceği kanısındayım. İngilterenin iyi ve tecrübeli kadrosunu 3. sıraya itmemin sebebi ise yukarıda belirttiğim "Hudgson fantezileri".

Burak Mustafa ÇAKMAK

C Grubu: Felç mi? Ballı Kura mı?



Dünya Kupasın'da grubu alır, sürükler, bunlar favori... gibi değerlendirmeler yapabileceğimiz.takımlar çoğu grupta var. Bu durumdan bariz sıyrılan C Grubu ise aslında "ölüm grubu" olmasa da hafiften bir "felç grubu"nu oluşturuyor.

Çok denk ve her maçı sürprize açık eşleşmelerin olduğu bu grupta aslında Kolombiya "Radamel Falcao" faktörü ile bir adım öndeydi. Ancak sakatlığın yarattığı sıkıntı ile turnuva dışında kalması hem hevesimizi kursağımızda bıraktı hem de "sürpriz adayı" olabilecek Kolombiya'yı grubun diğer takımlarıyla denk hale getirdi. Bizim memleket için Kolombiya'nın duygusal yönü  Mondragon aslında. 43 yaşındaki eldiven Ospina'dan frısat bulup oynar mı bilemiyoruz ancak bir gözümüz kulübede olacak orası kesin. Zapata, Yepes, Zuniga gibi deneyimli defans oyuncularına sahip takımda Jackson Martinez ülkesini sırtlayabilecek oyuncu diye düşünüyorum. Eski Trabzonsporlu ve eleme maçlarındaki performansı ile göz dolduran Teofilo Gutierrez de Falcao'nun boşluğunu doldurmaya (tabi öyle bir ihtimal yok) çalışacak.

Süper Lig'den 4 oyuncuyu da kadrosunda bulunduran Fildişi Sahilleri ise benim liderlik favorim. Özellikle ileri uçtaki oyuncularıyla korkutucu gözüken kulüp tabii ki Kaptan Drogba önderliğinde ilerleyecek. Takımın parlayabilecek yıldız adayı Wildfred Bony. Yeni Drogba olabileceği düşünülen oyuncu Premier League tecrübesinden sonra bir de Dünya Kupasın'da sahne alacak. "Touregiller"in defans ve orta saha önderliği ile sadece ileri ucu değil arkayı da güçlü tutabilecek kadroya sahip Fildişi Sahilleri "Afrika'nın parlayan takımı" olma yolunda en iddialı kadroya sahip, Kura şansı da yanlarında.

Japonya ise turnuvaya renk katacak kulüplerden. Kagawa, Honda, Uchida, Nagamoto gibi kalbur üstü oyunculara sahip kadroda Kiyotake ve Okazaki ön plana çıkabilecek diğer yetenekler. Takımın en önemli iki kozu Honda ve Kagawa ikilisinin performansları Japonya'nın turnuvadaki başarısında ve ilerleyişinde önemli rol oynayacak. Asya'nın "en iyi takımı" olarak buraya gelen Japonlar korkak oynamazlar ise can yakabilecek kapasitedeler.

Komşu Yunanistan deyince hep bir ağızdan "GEKAS" diye çığırasımız. Süper Lig'de gösterdiği performans ile sempatimizi kazanan oyuncu bu sefer Yunanistan için ter dökecek. Deneyimli kadro yapısına sahip ve oynadığı "defans anlayışlı" futbolu son zamanlarda biraz daha yumuşatan takımda Mitroglou takımın en önemli kozu durumunda. Samaras, Gekas, Salpingidis de hücum hattını etkili kılabilecek diğer yetenekler. Katsouranis, Karagounis gibi iki yaşlı kurda Bologna orta sahasında da görev alan Kone ve Lazaros destek olacaklar. Defansın beyni ise Dortmund forması giyen Sokratis Papastathopoulos. Zaman zaman tatsız futbol oynayan Yunanlar bu turnuvada bizleri şaşırtabilecek silahlara sahip. Tatsız futbol yerine umarız 2004 Avrupa Şampiyonu bizlere göze hoş gelen futbol izletir.

Burak Mustafa ÇAKMAK

13 Haziran 2014 Cuma

B Grubu: Son final ilk maç...




Son final maçında karşı karşıya gelen iki ekibin grubun ilk maçında karşılaşacağı B Grubu ön plana çıkan takımlar tabii ki bu mücadelenin tarafları İspanya ve Hollanda.

Son şampiyon İspanya'nın unvanını korumak için gittiği Brezilya'da bunu başarması olası kabul ediliyor.
Oturmuş, tecrübeli ve genç oyuncuların harmanlanmış olduğu kadrosu ile hem B Grubu'nun hem de turnuvanın en büyük favorisi İspanya. Şuana kadar oynadığı pasa dayalı oyunlarını bu turnuvada da sürdürecek takımın önceki turnuvalara göre önemli bir artısı ise Diego Costa gibi gözüküyor. Avrupa'nın en formda forveti Villa-Torres ikilisinin inişli çıkışlı form grafiğine de engelleyici bir unsur olacaktır. İspanya'nın tek sıkıntı yaşayabileceği konu defansta yaşanabilecek sakatlıklar. Böyle bir durumda Javi Martinez'i veya Sergio Busquets'i defans ortasında görürsek şaşırmayın. Iniesta ve Xavi için son Dünya Kupası olacağını da göz önünde bulundurursak bizler için de "efsane" orta sahayı İspanya Milli Takım formasıyla izlemek için son bir şans gibi gözüküyor.

Son turnuvanın ikincisi Hollanda ise Robben-Van Persie ikilisinin form grafiğine, takımın oluşturacağı kimyayla ilerleyecek gibi gözüküyor. 2010'daki heyecanlı futbolun tekrarını yaşatmasını temenni ettiğimiz Hollanda, o döneme göre daha genç bir kadro ile sahada olacak. Feyenoord ağırlıklı defansları kağıt üzerinde en zayıf yönleri olarak gözüken takımın en büyük kozu ise Louis Van Gaal. Manchester United'ın da yeni hocası olan Van Gaal Hollanda'nın 2010'da ki başarısını hatta daha iyisini tekrarlamak için oyuncularına yön verecek.

İspanya ve Hollanda'ya sürpriz yapmak için pusuda bekleyen Şili ise bu grupta Güney Amerika havası hissettirecek. İsla, Vidal, Alexis Sanchez, Vargas gibi birbirine alışmış oyunculardan kurulu kadrosu grubu karıştırmaya müsait gözüküyor. Şanslı kura çekmiş olsalar bu yılın Uruguay'ı olabilirdi düşüncesindeyim.
Özellikle Vargas'ın çıkış yapabileceği bu turnuvada olası sürprizin mimarı olabilirler.

Grubun etkisiz elemanı gibi gözüken "uzak kıta" temsilcisi Avustralya sürprizden öte "mucize" yaratmaya çalışacak. Kore ve Çin liglerinden oyuncuların bulunduğu kadroda çoğu kişinin aşina olduğu yegane isim Tim Cahill. Bresciano'da ileri yaşına rağmen turnuvada yer alacak bir diğer tehlikeli isim olacak. Avustralya adına. Bir başka aşina olduğumuz isim ise Dortmund'un yedek kalecisi Langerak. Genel olarak işlerinin zor

Grupta İspanya favori. Bu tartışmasız. Ama Şili'nin yapacakları sıralamayı ve Hollanda ile kendi kaderlerini çizecek gibi gözüküyor.

Burak Mustafa ÇAKMAK

12 Haziran 2014 Perşembe

A Grubu; Favori Tamam Ya Diğerleri?



Turnuvanın A Grubu. Açılış grubu olan bu grupta ev sahibi Brezilya grubun açık ara favorisi konumunda.
Diğer 3 takımın çekişmesi ise bizlere yakın ve çekişmeli maçlar izlettirecek.

Brezilya, her zaman bildiğimiz tekniğe, estetiğe yönelik oyununun yanında bu sene öne çıkaracağı "defans kurgusu" ile de dikkat çekiyor. Dünya'nın en pahalı 2 defans oyuncusu Thiago Silva ve David Luiz(ki orta sahada da değerlendirilebilir) orta ikili için ideal görünüyor. Bu ikilinin yanında bir de Bayern defansının bel kemiği Dante var.
Göbek sağlam. Peki ya kanatlar? El clasico durumu mevcut. Bir kanatta Dani Alves, diğerinde Marcelo. Bu ikili yapacakları bindirmeler ile Brezilya hücumlarının da önemli kısmında rol oynayacak.
Orta sahada Willian benim turnuvada ki yıldız adaylarımdan. Çoğu kişi Neymar ne yapacak diye düşünüyor ancak Willian'ın yapacaklarını daha bir merakla bekliyorum. Ramires, Oscar gibi çabuk ayaklarda var. Ancak "sert" orta sahalara karşı yumuşak kalabileceğini düşünüyorum Brezilya orta sahasının.
İleri uca bakacak olursak şuana kadar Hulk-Neymar kanatları, Fred ileri ucu oluşturdu. Fred "nokta santrafor" özelliklerine sahip. Ancak Brezilya için yeterli bir oyuncu değil benim gözümde. Scolari'ye büyük iş düşüyor formu konusunda. Hulk ise hazlık maçlarında çok formdaydı. Bu formu sürdürürse Brezilya'nın gol yükünü sırtlayabilir.

Diğer 3 takıma gelecek olursak. Kamerun, Meksika ve Hırvatistan yakın gözüken takımlar.

Her turnuvada bir Kara Kıta ülkesi başarılı olur. Bu sene bunu şuan kestirmek zor gibi görünüyor. Ama Kamerun her zaman bu "sürpriz başarı" için bir aday olmuştur.  Kadrosunda tam 6 Süper Lig oyuncusu bulunan Kamerun, Eto'o nun önderliğinde gruptan çıkma yarışı içinde olacaktır. Matip ve Aboubakar gibi yıldız adaylarına sahip koşan, savaşan Aslanlar turnuvanın en zevkli maçlarını oynama geleneğini sürdüreceklerdir.

Hırvatistan,özellikle orta saha gücüyle ön plana çıkıyor. Rakitic ve Modric gibi Kupa 1 ve Kupa 2 de zafere ulaşmış iki orta saha oyuncusu bu gücün en önemli etkenleri. Forvet hattında deneyime sahip kadroda Mario Mandzukic arkadaşlarının desteği ile rakip defanslara sorun çıkarabilecek oyuncu olarak ön plana çıkıyor.

Meksika benim için farklı takımlardan biri olmuştur. Güney Amerika futbolunu farklı oynayan, bu farklılığı başarıyla sahaya yansıtan Meksika'da  Javier Hernandez takımın sürükleyici oyuncusu rolünde. Hector Moreno, Guardado ve yaşlı kurt Rafa Marquez gibi savunma oyuncularına sahip Meksika yine turnuvaya renk katacak.

Brezilya'nın grubu lider bitireceği yüksek bir ihtimal. Ancak Hırvatistan, Kamerun ve Meksika sürprize açık takımlar. İspanya-Hollanda ikilisiyle eşleşmek ile karşı karşıya olan bu grupta, takımların oyunları sıralamaya yönelik olacak izlenimi uyandırıyor (!)


Burak Mustafa ÇAKMAK